Arkadaşı Karadenizliye sormuş:
-Yalnızken kendi kendine konuşma huyun var mıdır?
-Ben kendi kendime konumam, demiş karadenizli.Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum.
Arkadaşı Karadenizliye sormuş:
-Yalnızken kendi kendine konuşma huyun var mıdır?
-Ben kendi kendime konumam, demiş karadenizli.Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum.
Bir mecliste konuşulurken,
Amerikalı :
-Biz Mars'a gideceğiz, demiş.
Alman :
-Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz, demiş.
Fransız :
-Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var, demiş.
Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için :
-Biz de güneşe gideceğiz, demiş.
-Güneşe gidemezsiniz, demişler. Güneş yakar.
Karadenizli gülümsemiş :
-O kadar da enayi değiliz, tabi, demiş. Akşam serinliğinde gideceğiz.
Temel, Cemal'e :
-Fadime'nin kürke alerjisi var.
-Nerden pileysun?
-Ne zaman kürk giymiş pi avrat cörse hastalanayı.
Karadenizlinin biri hemşerisine anlatıyor :
-Dün belediye otobüsüne bindim; yan koltuktaki adam bilet almamışım gibi bana anlamlı anlamlı baktı.
-Sen ne yaptın?
-Bende bilet almışım gibi anlamlı anlamlı ona baktım.
Temel kırtasiye'ye girmiş, tezgahtara :
-Pana pir roman lazum, demiş.
Kırtasiye tezgahtarı sormuş :
-Efendim agır mı olsun hafif mi?
Temel :
-Farketmez, nasul olsa arabam dısarudadur.
Temel'e rüyasında Allah yürü ya kulum demiş. Temel'de arabasını satmış.
Aritmetik öğretmeni Temel öğrencilerinden şikayet ediyormuş :
-Derste peş kere peş kaç ediy, diye sorayrum, kırk cevapı alayrum.Halbuki peş kere peş yirmi peş, pilemedun otuz
Adamın biri karadenizli arkadaşına "eşek" demiş.
Karadenizli sormuş :
-Eşek olduğum için mi arkadaşınım; yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?
Temel kapıcı, çalıştığı on katlı binanın asansörü bozulunca bir kağıt asıyor, üstünde şu yazılar var :
"Asansör pozuk, en yakın asansör yüz metre ileride, yandaki pinadadur"
Temel hayvanat bahçesinde gezerken açık bulduğu bir kafesten içeri dalmış.
-Hoop, dur ne yapıyorsun, orası aslan kafesi, diye bağırışmışlar.Temel geri dönmüş,
-Sankim aslanınızı yedük, demiş.
Dursun evinden çıktığında birde bakar ki komşusu Temel kendini belinden ağaca asmış halde duruyor.Hemen gidip ipi ağaçtan çözer.Komşusunu ağaçtan indirdikten sonra merakla sorar :
-Ha sen ne yapayudun öyle?
-Hiç kendimi asaydum...
-Ha uşağum, penum pildiğum insan poynundan asılayi.
Temel üzgün ve çaresiz bir halde komşusu Dursun'a baktıktan sonra cevap verir :
-Ben de öyle yapmişudum.Ama ipu poynima pağladığum zaman bi türlü nefes alamayrum.
Karadanizliye sormuşlar :
-Neden baştaki saç ağarıyor da, aşağıdaki ağarmıyor?
-Aşağısı bir iş düşünüyor, yukarısı bin iş düşünüyorda ondan, demiş Karadenizli.
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir.Amerikalılar anlatmaya başlar :
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk.Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.
Sıra Türkiyeye gelir ve Temel başlar anlatmaya:
-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama birşey bulamadık.Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
At yarışına merak saran Temel bir gün hipordroma gider. Yalnız önünde delicesine bir o yana bir bu yana koşan atlara akıl erdiremez ve dayanamayarak yanındakine sorar.
-Hah hemşerim bu atlar ne deli gibi koşup duruyor.
Adam da :
-1. olana ikramiye var da ondan, der.
Temel de cevap vererek :
-Hah 1. olana para varda ötekiler niye koşup duruyor.
Azrail Temel'in canını almak için gelmişti. Temel hemen bir çare buldu. İsaret parmağını ağzına sokup, ağuk guğuk sesleri de çıkararak bebek taklıdı yaptı. Azrail durumu anlamış ve Temel'in oyununu bozmamış, gitmiş. Ertesi ve daha ertesi günü Temel yine aynı numarayı yapmış ve kurtulmuş. Hatta daha ileri giderek kendisine birde emzik bile almış. Azrail yine gelmiş, Temel hemen yerde emeklemeye baslamış. Azrail Temel'e :
-Temel gel attaaaa gideceğiz.
Temel her gün köyden evine gidince paçaları ıslak gidiyormuş. Bir gün köylünün biri sormuş :
-Ya Temel neden senin paçaların hep ıslak?
Temel akıllı ya :
-Deniz kenarına gittiğim zaman bir sigara içiyorum sonra bu sigarayı denize atıyorum. Ondan sonra söndüğünden emin olmak için ayağımı denize sokup tekrar söndürüyorum.
Temel işe girmek için sözlü sınava giriyor.Çok heyecanlı, bir önceki adaya soruyor :
-Ne sorayiler?
-Ayakkabı.
Temel'in sırası geliyor, bilsin diye kolay soruyorlar :
-Dört ayaklıdır, miyav miyav der.
Temel soruyor :
-Bağcıkli midur?
Temel yaşlanmış ve sol ayağı devamlı ağrımaya başlamıştır. Ağrılara dayanamayan Temel günün birinde doktora gitmiş :
-Eyi çünler toktor pey.
-Buyrun size nasıl yardımcı olabilirim.
-Pir şiçayetum vardur.
-Anlatın sizi dinliyorum.
-Haçan pubenim sol ayağım tevamli olarak ağrımaktadır.
Temeli kısa bir süre inceleyen doktor teşhisini koyar.
-Efendim sizin sorununuz yaşlılıktan meydana gelmektedir. Yani ayağınızda romatizma vardır. Doktorun bu teşhisini duyan Temel :
-Ula toktor pey madem öyle diyeysunuz ama penum sağ ayağım hiç ağrımıyor o da öbür ayağımla aynı yaşta teğil midur.?????
Gazetede şöyle bir ilan çıkmış : "Bir müdür aranıyor.Yüksek tahsilli, İngilizce ve Fransızca bilen, askerliğini yapmış, 30 yaşından gün almamış, boyu 1.85'den yukarı ve bekar olması gerekir...
Temel başvurmuş :
-Ben demiş, yüksek tahsil şöyle dursun ilk mektebi bile zor biturdum.İnciluzce de Firansizca da bilmeyrum.Yaşım 45'den yukarı, boyum 1.67...
-Eeee, demişler.Ne demek istiyorsun?
Temel gayet ciddi :
-Bu ilanı verduğunuz müdürlük işi var ya, ha bu iş için bana güvenmiyesunuz demeye geldim...
Temel askerdeymiş. Teröristlerin köprünün altına gelip pusu kuracakları haberini almışlar. Temelin bölüğüde teröristlere operasyon düzenlemek için köprüde pusuya yatmışlar. Bir saat olmuş gelen giden yok, iki saat olmuş yok, beş saat olmuş yok. Temel komutanın yanına giderek :
-Komutanım gidip bakıyım başlarına birşey gelmiş olmasın, demiş.
Karadeniz'in erkekleri köy ve kasabalarda genelde önden giderler. Hanımları da bir kaç adım geriden onları takip ederdi. Trabzon'a gelen Musa Ağacık (Star Gazetesi köşe yazarlarından) önden giden adamı görünce dayanamaz durdurarak sorar :
-Beyefendi, sana demokrasi ve hak adına bir soru soracağım.
-Buyur sor?
-Şu geriden gelen teyze hanımınız mı?
-Evet, ne olmuş?
-Demokrasi ve hak adına sen bu vaziyetten utanmıyor musun? Sen önde hanımın arkada.
-Niye utanayım ki? Her başarılı erkeğin arkasında bir hanım yok mudur?
-Vaaar!
-Eeee!Bende başarılı bir erkeğim.
Doktor Temel hastasına sorar :
-Verdiğim ilaçlar iyi geldi mu?
Hasta :
-Neden sordun?
Temel :
-Aynı hastaluğa pende tutildum da ondan.
Temel'e Dursun Karadeniz sahilinde oturuyorlarmış Temel Dursuna demiş ki :
-Gel beraber Amerika'ya yüzelim.
İki kafadar Karadeniz'den başlamışlar yüzmeye. Fıkra bu ya Amerika'ya yaklaşmışlar özgürlük anıtını görmüşler tam bu sırada bizim Temel :
-Dursun ben kesildum geri doneyrum, demiş.
Adamın biri yeni BMW siyle havalı havalı dolaşıyormuş. Kırmızı ışıkta durmuş. Bir kaç saniye sonra kamyon arkadan SHRANKKKKKK diye vurmuş. Adam dısarı çıkıp bakınca kamyondan Temel inmiş ve başlamış yalvarmaya :
-Abi etme eyleme ben bu üç kuruş maaşla bu arabanın aynasını alamam beni bağışla. Sen büyüksün abi yaptık bi eşşeklik bağışla abi beni.
Adam acımış Temel'e.Tam arabayı tamire götürürken yine bir kırmızı ışıkta durmuş. Yine arkadan kamyon geçirmiş buna. Sinirli sinirli çıkmış adam tekrar. Bi bakmış yine Temel!
Camdan bağırmış :
-Benim abi ben, devam et!
Temel'in vesikalık fotoğraf çektirmesi gerekir.Arkadaşı Dursun Temel'e :
-Sen şuraya bir çukur kaz ben fotoğraf makinesini alıp geliyorum, demiş.Bir süre sonra Dursun gelmiş bir de bakmış ki Temel 8 adet çukur kazmış.Dursun şaşırmış.
-Niye 8 tane çukur kazdın deyince.
Temel :
-8 adet fotoğraf çekmeyecekmiyiz.İşte onun için demiş.
Dursun ise :
-Hiç gerek yoktu.Ben zaten 8 tane fotoğraf makinesi getirmiştim, demiş.
Temel ile Dursun iki tane at almışlar. Fakat devamlı karıştırıyorlarmış. Hangisi kimin atı belli değil. O yüzden Temel'in aklına parlak bir fikir gelmiş ve atın bir tanesinin kuyruğunu kesmiş. Dursun'un ona inat o da diğer atın kuyruğunu kesmiş. Temel bu sefer atın bir tanesine boya ile işaret koymus. Dursun'da ona inat aynı yere aynı boya ile diğer ata işaret koymuş. Bakmış ki böyle de olmuyor. Temel Dursun'a :
-Ha Tursun bak bu böyle olmayacak Beyaz at benimki, siyah at da seninki olsun, demiş.
Lazistan'ı gezmekte olan turist :
-Allah Allah, burada herkesin bıyığı var, demiş.
Temel, burnuna dikkat çekerek :
-Piz önemli ve değerli şeylerin altini çizeruz.
Bir inşaata amele alınacaktır. Alınacak elemanları kalfa Cemal'in seçmesi istenir. Adaylar kalabalıktır. Bu durumda Cemal sınav yapmaya karar verir.
-Pize 1 kisi lazımdur. Pu nedenle sizu imtihan edeceğum. Bir ara gözü Temel'e ilişir. Burnundan tanımıştır. Hemşehrisini işe almak ister. Önce Temeli sınava alır ve sorar.
-Hemşerum söyle baa bakalum.. Sana 3 kuzu verdum, sonra 2 kuzu daha verdum kaç kuzu oldi?
-6 tane oldi. Cemal biraz bozulur ama çaktırmaz.
-Tabi bu soru biraz zor oldu piraz taha kolayini sorayum.
-Sana 2 kuzu verdum, sonra 1 tane taha verdum kaç kuzi oldi ?
-Tört kuzi oldi. Cemal sinirlenir, Ama hemsehrisinide işe almak ister.
-Peçi 1 kuzi verdim, sonra bir kuzi taha verdum kaç etti ?
-Üç etti. Bunun üzerine Cemal iki tokat çakar ve tekrar sorar.
-Pir kuzi verdum, kaç kuzin oldi?
-İçi tane. Cemal iyice sinirlenir ve Temeli iyice döver.
-Ulan hemşeru teyup işe almak istedum, sende tam salakmişsun. Ula sağa pir kuzi vermişsem pir kuzin olur anladun mi?
-Olir mi, der Temel.
-Penum evde bir kuzi de kendumin var.
Öğretmen Temele kafayı takmış.İlla sınıfta bırakacakmış çocuğu diye millet dedikodu yapmış.Öğretmende halkın önünde Temeli sınav yapmaya karar vermiş.Stadta millet toplanmış.Ve öğretmen megafonla Temele sormuş :
-Yedi kere yedi kaçtır?
-Kırk tokuz demiş, Temel.
Bir saniye sonra staddakiler ayağa kalkıp hep bir ağızdan :
-Pi sanş taha ver, pi sanş taha ver, diye bağırmışlar.
Trabzonla Rize arasında bir zamanlar gümrük varmış. Temel hergün bisiklet ve önünde bir kum torbasıyla gümrükten geçermiş. Bir gün Gümrük Memuru bu durumdan kuşkulanmış. Temel'e :
-Dur. Ne geçiriyorsun gümrükten, demiş. Temel :
-Kum, demiş. Memur kum torbasına elini sokmuş karıştırmış gerçekten sadece kum varmış torbada. Bu olaydan sonra Temel yıllarca gümrükten bisikletle önünde kum torbası olduğu halde geçmiş. Yıllar sonra Trabzonda bir kahvede Temelle Gümrük Memuru karşılaşmış.
Gümrük Memuru :
-Ula Temel artık emekli oldum sana birşey yapamam gerçekten ne geçiriyordun gümrükten?, demiş.
Temel :
-Bisiklet, demiş
Temel BMW almış ve on saatte Trabzon'a varmış. Dönüşte, BMW ile geri geleceğim karşılayın diye İstanbul'a telgraf çekmiş. Temel 40 saat sonra varmış, merakla sebebi sorulunca :
-Pu BMW'lerin ileri pes vitesi, ceride ise sadece pi vitesi var.
Temel ile Dursun konuşuyorlardı…
Temel Dursun'a sorar:
– Savaş çıkarsa yandık galiba.
Dursun düşündü:
– İki olasılık var, dedi. Ya çıkar ya çıkmaz. Çıkmazsa mesele yok, çıkarsa iki olasılık var:
Ya çürüğe çıkarız ya askere alınırız. Çürüğe çıkarsak mesele yok, askere alınırsak iki olasılık var: Ya geri cephe ya ileri cephe. Geri cephede kalırsak mesele yok, ileri cepheye gidersek iki olasılık var: Savaşı ya kazanırız ya kaybederiz. Kazanırsak mesele yok, kaybedersek iki olasılık var: Ya esir düşeriz ya ölürüz. Esir düşersek mesele yok, ölürsek iki olasılık var: Ya gömerler ya kağıt fabrikasına yollarlar.
Gömerlerse mesele yok, kağıt fabrikasına yollarlarsa iki olasılık var: Ya gazete kağıdı ya tuvalet kağıdı. Gazete kağıdı olursak mesele yok, tuvalet kağıdı olursaaak… İşte o zaman yandık Temel!
Temel trene binmiş, bilet kontrol sırası gelmiş. Kontrolör, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş.
Temel kendinden emin:
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi?
Temel ve Fadime uzun yıllar nikahsız yaşamaktaymış. Bir gün Fadime:
- Temel bu iş böyle olmuyor, evlenelim artık, demiş.
- Bizi bu yaştan sonra kim alır be Fadimem.
Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş. Tabii bunu gören polis Temel'i durdurmuş. Polis:
- Ehliyet ve ruhsat beyefendi!
Temel:
- Verdunuzda mi isteysunuz...
Temel aldığı bir daktiloyu bozuk diye geri götürdü. Satıcı;
- Neresi bozuk, dün aldığında sağlamdı.
Temel:
- İki tane "a" yok, saat yazamıyorum.
Temel bir gün hakimin karşısına çıkartılır.
Hakim Temel'e sorar :
-Evladim senin adın ne bakim?
Temel :
-Adım "Temel", fakat "Z" si yok.
Hakim biran düşünür ve Temel'e dönerek der :
-Evladım, "Temel"de "Z" yok ki!
Temel hemen cevabı yapıştırır :
-Eeeee, biz ne deduk hakim bey?
Temel'e Dursun Karadeniz sahilinde oturuyorlarmış Temel Dursuna demiş ki :
-Gel beraber Amerika'ya yüzelim.
İki kafadar Karadeniz'den başlamışlar yüzmeye. Fıkra bu ya Amerika'ya yaklaşmışlar. Tam bu sırada bizim Temel :
-Dursun ben kesildum geri doneyrum, demiş.
Temelle Dursun ormanda yürüyorlar. Bir ara Temel Dursun'a sesleniyor:
-Dursun ormanın güzelliğine bak.
Dursun:
-Ağaçlardan göremiyorum ki.